"And olsun ki, biz insanı süzme çamurdan yarattık. Sonra da onu nutfe
halinde sağlam bir yere yerleştirdik. Sonra nutfeyi bir kan pıhtısı
haline getirdik, derken o kan pıhtısını bir çiğnemlik et yaptık, bir
çiğnemlik etten kemikler yarattık, kemiklere de et giydirdik. Ve sonra
onu başka bir yaratık yaptık. Yaratanların en güzeli olan Allah'ın şanı
ne yücedir." (Mü'minün, 12-16 ayetler.)
İslam'ın kutsal kitabı
Kuran ilk insanın yaratılışını böyle anlatır. Daha bir çok surede aynı
açıklamayı okuyoruz: "Hakikat Biz onları cıvık çamurdan yarattık."(Es
Safaat,11), "O, insanı bardak gibi çınlayan kupkuru bir balçıktan
yarattı."(Er-Rahman,14)
Sad Suresi'nde ise, insanın yaradılışından tedirginlik duyan
şeytanla Allah tartışıyor: "Rabbin o münazara zamanında meleklere
demişti ki: 'Ben muhakkak çamurdan bir insan yaratacağım. Artık onu
tamamlayıp içerisine de ruhumdan üfürdüğüm zaman kendisi için derhal ona
secdeye kapanın: Bütün melekler toptan secde etmişlerdi. İblise
gelince, o büyüklük taslamış ve kafirlerden olmuştur. Allah: 'Ey İblis,
kudretimle yarattığıma secde etmekten seni men eden nedir? Böbürlendin
mi? Yoksa gururlandın mı?' dedi. İblis :'Ben ondan hayırlıyım. Beni
ateşten, onu ise çamurdan yarattın' dedi." (Sad:71-76)
Kuran'a
göre, Adem çamurdan yaratılmıştır, sonra onun kaburga kemiğinden Havva,
sonra ikisinin birleşmesinden Habil ile Kabil. Öykü uzar gider.
Sıtkı, Luksor Tapınağında
Sıtkı,
dinine bağlı bir gençti. Namazını, orucunu hiç kaçırmazdı. İmam Hatip
mezunuydu. Bütün amacı daha da derinleşmekti. Süleymaniye'nin arka
sokaklarında otururdu. Babası manifaturacıydı. Geceleri, Kur'an ve Hadis
kitapları okurdu. Meraklı bir gençti, felsefeyle ilgilenirdi. Bütün
düşüncesi, Mısır'da El-Ezher'de okumaktı.
Babası sonunda kararını
verdi. Elindeki avucundakiyle, Sıtkı'yı Mısır'a yollayacaktı. Oğlu,
orada okuyacaktı. Dünyalar, Sıtkı'nın olmuştu.
Mısır, Sıtkı'yı
büyülemişti. Gezecek, görecek, araştıracaktı. Bir gün, ünlü Luksor
Tapınağı'nı gezmeye başladı. Elinde bir katalog vardı. Sayfalarını
karıştırdı. O ne? Ne kadar ilginç bir kabartma resmiydi. Hemen altındaki
yazıyı yutar gibi okudu: "Kral Amonhotap III olarak betimlenen Tanrı
Khnemu'yu çömlekçi çarkında erkek ve dişi iki insanı yaratırken
görüyoruz."
Sıtkı'nın kafasında birden şimşekler çaktı. Soluğu
kabartmanın önünde aldı. Aklına, Kuran'daki sureler gelmişti. Kur'an,
ilk insanın çamurdan yaratıldığını söylüyordu. İşte, önündeki
kabartmada, öküz başlı Mısır tanrısı Khnemu, bir çömlekçi ustalığıyla,
çamura biçim verip insanı yaratıyordu. Hem de Kuran ayetlerinin
inişinden yüzyıllar öncesine ait bir kabartmaydı bu.."Allah, Allah.."
dedi.
Düşüncelere daldı Sıtkı. Acaba, eski çağların, diğer
uygarlıklarında yaratılış öyküleri nasıldı? "Tanrılara sormalı" diye
düşündü. Sonra kendi kendine kızdı. Ne biçim şeyler düşünüyordu.
Mısır'da öğle sıcağı ne kadar bunaltıcıydı. Gevşedi. Luksor Tapınağının
loş bir köşesinde tatlı hayallere bırakmıştı kendisini. Birden
silkelendi, araştıracaktı. Sıtkı, eski efsaneleri, mitoloji ve arkeoloji
kitaplarını topladı. Durmadan okuyor, kitap sayfaları arasından
tanrıları çağırıyor, onlarla konuşuyordu.
Zeus da çamuru kullanmış
"Ey
yüce tanrı Zeus, in bakalım Olimpos dağından. Yanına Prometheus'u da al
gel bakalım." Böyle bağırıyordu Sıtkı, Olimpos Dağı'na karşı. Zeus da
şaşırmıştı. Aşağıda bir ademoğlu kendisine emrediyordu. Olacak iş miydi?
Vardır bir hikmeti diye düşündü Zeus. Prometheus'u da yanına aldı,
merakla indi.
"Önce sen anlat Prometheus, anlat bakalım insanı nasıl yarattın?"
"Ey
ademoğlu, 2000 yılının adamı, anlatayım" dedi Prometheus. Falso
vermemek için iyice düşündü ve söze başladı: "Babam Titan Giapeto, Zeus
ile savaş halindeydi. Ağabeylerim Menezius ve Atlas'ı, gaddar Zeus
cezalandırdı. Ben savaşa katılmamıştım. Fakat, Zeus'u da hiç sevmedim.
Çünkü, evrenin dört köşesinde yaşanan acılara tatsızlıklara karşı çok
ilgisiz davranırdı Zeus. Nefret ederdim ondan. Sonunda kararımı verdim.
Kendim gibi duygulu varlıklar yaratmalıydım. Gözyaşlarımla toprağı çamur
haline getirdim ve yoğurdum. Bir insan heykeli yaptım. Sonra bu heykele
ruh verdim. İlk ölümlü yaratıklar oluştu böylece."
"Ey Prometheus, neden çamuru kullandın?" diye sordu Sıtkı.
"Bilmem
ki," dedi Prometheus. "Ben, önceki tanrılardan böyle gördüm. Böyle
terbiye aldım. Örneğin, Zeus da böyle yaratmıştı insanı."
Onlar
nereden bileceklerdi Sıtkı'nın ne düşündüğünü? Kuran'ı okumamışlardı ki.
Elindeki mitoloji kitabına baktı. Prometheus, doğru söylüyordu. Hışımla
Zeus' a döndü:
"Sen anlat bakalım gaddar tanrı, sen nasıl yarattın insanı?"
"Namlı,
şanlı Hephaistos'u çağırdım hemen, 'bir parça toprak al, suyla
karıştır' dedim. 'İçine insan sesi koy, insan gücü koy. Bir varlık yap
ki, yüzü ölümsüz tanrıçalara benzesin.' Koca Hephaistos, topal tanrı,
hemen yaptı dediğimi. Bir kız biçimine soktu toprağı. Ses koydu içine.
Ve, Pandora adını koydu. İşte, böyle yarattım insanı."
İyice
terlemişti Sıtkı'nın karşısında Zeus. Koca yunan tanrısı, yalan
söyleyecek değildi ya. Milattan önce 8.yüzyılda yazılan Hesiodos Destanı
da aynen öyle anlatıyordu olayı.
"Ey Zeus, insanı yaratmak için
çamurdan başka bir şey bulamadın mı?" diye sordu Sıtkı. Örneğin,
demirden veya taştan yaratılsa, belki insanın mayası daha sağlam olurdu.
"Bizde adet böyledir," dedi Zeus. "Benden önce, Marduk da böyle
yaratmıştı insanı."
Sümerlerdeki ilk harç
"Peki,
dönün bakalım yüce dağınıza," diye emretti Sıtkı. Bu sefer aklına
Marduk takılmıştı. Sümer tanrısıydı, Marduk. Mezopotamya'da yaşardı.
Kitabına baktı. Ilk Sümer dönemine dayanan ve milattan önce 7. Yüzyıla
ait olan tabletler, 1914-1929 yılları arasındaki arkeolojik kazılarda
bulunmuştu. Oluşma tarihi dörtbin yıl öncesine uzanan Sümer
Efsaneleri'nde, "Enuma-eliş Destanı"nda tanrı Marduk'tan söz ediliyordu.
Sayfaları
karıştırdı Sıtkı. Karıştırırken, Dicle ile Fırat'ın birleştiği
bereketli topraklarda buldu kendini. "Marduuuk" diye bağırdı. Marduk
hemen gelmişti. "Söyle derdini ademoğlu" dedi.
"Olimpos'un tanrısı Zeus senden söz etti. Anlat bakalım insanı nasıl yarattığını" dedi Sıtkı.
"Bizim
eski tanrılar, yaptığım işlerden dolayı teşekkür etmişlerdi bana.
Hallerinden çok memnun olduklarını, ancak kendilerine hizmet edecek,
tanrı niteliği taşımayan bir yaratığa ihtiyaçları olduğunu
söylemişlerdi. Bunun üzerine, ben de Ea'nın yardımını istedim. Toprağı,
Kingu'nun kanıyla yoğurdum. İlk insanı meydana getirdim."
Bu
kadar da benzerlik olur mudiye düşündü Sıtkı. Yoksa Marduk palavra mı
atıyordu? Kitabından "Enuma-eliş Destanı"nı buldu. Okudu.
Hayret!..Sadece Enuma-eniş'te değil, Ullikumi, Sankhuniaton gibi diğer
Sümer efsanelerinde de yaratılışın ilk harcı olarak çamur kullanılmıştı.
Marduk'a teşekkür etti. "Kafamı iyice açtın sevgili Marduk" dedi.
Marduk
da şaşırmıştı. Kimdi bu ademoğlu? Nasıl olur da yüce tanrıları sorguya
çekerdi? Zeus kendisine önceden haber vermişti. "Amam, dikkat et,"
demişti. "Bu Sıtkı dedikleri 2000 yılının adamı." Marduk, "Ben de
Aruru'yu arayayım" diye düşündü. "Ne de olsa dayanışmak zorundayız bu
devirde. Ademoğulları işi azıttı."
Gılgamış'ta da yaratılış çamurdan
Sıtkı
okuyordu, sürekli. Bir ara eline Gılgamış Destanı geçti. Daha önce
okumuştu. Fakat yaratılış açısından hiç incelememişti. "Okuyalım
bakalım" dedi kendi kendine.
Birden karşısında Aruru belirdi
Sıtkı'nın. Bulunmaz fırsattı. "Ey yüce Aruru," dedi Sıtkı, "Bir inceleme
yapıyorum, tüm tanrılara soruyorum, insanı nasıl yarattınız diye?"
Aruru, hazırlıklıydı. Marduk'tan bilgi almıştı. Karşısındakinin kül
yutmayacağını biliyordu. "En iyisi doğruyu anlatmak," dedi ve başladı
konuşmaya: "Büyük gök tanrısı Anu -ki, kendisini ben yarattım- Uruk
halkının ah ve figanlarını dinlemişti. Beni çağırdı. 'Sen,' dedi, 'Beni
yarattın, şimdi de fikrimi yarat.' Bunu duyar duymaz, Anu'nun fikrini
kalbimde yarattım. Ellerimi yıkadım. Bir parça çamur koparıp yazıya
attım. Ve bu yazıda, kahraman Engidu'yu yarattım. Çamurdan yarattığım
Engidu, demir gibi serttir. Bütün gövdesi kıllardan simsiyahtır. Kadın
gibi uzun saçları vardır."
"Doğru söylüyor," diye düşündü Sıtkı.
Gılgamış Destanı'nı hatırlamıştı. Fakat şimdiye kadar çamur meselesi
ilgisini çekmemişti. Şimdi, herşey kafasında yerli yerine oturuyordu.
Bereketli toprakların efsanelerinde ilk harç, çamurdu.
Önce böcekten, olmayınca çamurdan:
Acaba
uzak diyarların tanrıları da insanı çamurdan mı yaratmıştı? "Çinliler
ilginçtir," diye düşündü Sıtkı. "Bir de onlara bakalım." Kitapları
okumaya devam etti. Çin Efsaneleri bölümünü buldu. Tanrı Pen-gu'dan
bahsediliyordu. "Pen-gu" iye seslendi. Zümrüdü Anka'nın kanadına binerek
geldi Pen-gu.
"Anlat bana yüce Pen-gu," diye sordu Sıtkı. "Sen nasıl yarattın insanı?"
"Ben
çok kuvvetliydim," dedi Pen-gu. "Havayı toprak ve yeryüzü olarak ikiye
böldüm. Sonra öldüm. Nefesimden rüzgarlar, sesimden gökgürültüsü,
gözlerimden güneş ve ay, vücudumdan dağlar, kanımdan ırmaklar ve
denizler, saçlarımdan yıldızlar, terimden de yağmur meydana gelmiş. Daha
sonra çürüyen bedenimde kaynaşan böceklerden insanlar oluşmuş."
"Hah!" diye bağırdı Sıtkı. "İşte şimdi değişik bir öykü buldum. Demek Çinliler böcekten geliyorlar."
"Daha bitmedi, sabırlı ol," diye seslendi yüce Pen-gu, bilge bir tavırla. Ve devam etti.
"Zamanla
gökyüzünün bir bölümü denizlere düşerek insanlığı yok etti. Bunun
üzerine tanrıça Ngüho, yengeç elleriyle gökyüzünü yukarıya kaldırdı,
denizleri yeniden sınırlarına itti ve çamurdan yeni bir insan türü
yarattı."
"Hayret," dedi Sıtkı. "Demek Çin tanrıları da insanı çamurdan yaratmışlar." Pen-gu'ya teşekkür etti.
Tevrattan Kur'an'a:
Nereye al atmışsa, önüne çamurdan yaratılış çıkmıştı. Evet, hepsi birbirinden "kopya çekmiş"ti.
Acaba, Tevrat ne diyordu? İşte bulmuştu, okudu:
"Ve
Allah dedi: 'Suretimizde, benzeyişimize göre insan yapalım/Ve Allah
insanı kendi suretinde yarattı, onu Allah'ın suretinde yarattı./Ve Rab
Allah yerin toprağından Adam'ı yaptı ve onun burnuna hayat nefesini
üfledi ve Adam yaşayan can oldu./Fakat adam için kendisine uygun
yardımcı bulunmadı./Ve Rab Allah Adam'ın üzerine derin bir uyku getirdi
ve o uyudu ve onun kaburga kemiklerinden birini aldı ve yerini etle
kapladı./Ve Rab Allah Adam'dan aldığı kaburga kemiğinden bir kadın yaptı
ve onu Adam'a getirdi.."
Adem ile Havva'nın ilk günahları ve
cennetten kovuluşları ile devam eden bu yaratılış öyküsü, hemen hemen
aynen Kur'an'a geçmişti.
Neden Çamur?
"Neden
çamur?" diye düşüdü Sıtkı. Kimbilir, belki de atalarımız, kendilerine
son derece gerekli olan, tüm ihtiyaçlarını karşılayan su ve toprağa özel
bir önem vermişlerdi. Su ve toprak birlrşince çamur oluyordu. Zaten
günümüze değin gelen büyük efsaneler, soyut düşünce sistemleri,
Dicle'nin, Fırat'ın, Nil'in, Indus'un, sulak ve bol çamurlu
topraklarından yeşermişti. Büyük uygarlıklar yaratan bu topraklar,
zengin efsanelere de yataklık etmişti. Bin yıllar öncesi insanlarının su
ve toprağa olan bu şükran borçlarını anlamamak mümkün değildir.
Ortadoğu Tanrılarının Etimolojik Gelişimi:
Ortadoğu'da çeşitli dönemlerde yaşayan halkların tanrılarının adları ilginç bir evrim gösterir:
Ibraniler'de
kah "Yehova" kah "Elohim" olur. Tevrat'taki bu iki tanrı adı Yehova ve
Eloha'nın geçtiği satırlara dayanılarak metin ayrılıkları saptanmış.
Aramice "elah" kelimesi ile Tevrat'taki bu "eloha" kelimesi, Incil'de
Isa'nın ağzından, "Eloi, eloi, Lama sabachtani" (Tanrım, tanrım. Beni
niçin bıraktın) biçiminde görülür. Islam öncesi Araplar'da erkek tanrı
için kullanılmış olan "ilah" kelimesi de Islamiyet'ten sonra ufak bir
gramer türetilmesi ile "Allah" olur. Kur'an'ın bazı surelerinde yer yer
"ilah" kelimesine de rastlanır.
"İnsan Çamurdan Yaratıldı" Efsaneleri Özeti:
Kutsal
kitaplarda sözedilen "insanın çamurdan yaratıldığı" fikri, kutsal
kitapların ortaya atılmasından çok daha önceki çağlarda yaşayan
insanların eserlerinde ve efsanelerinde görülmüştür. Bu durum, kutsal
kitapların içine bu eser ve efsanelerden alıntı yapıldığının
göstergesidir. Bu efsane ve kutsal kitapların ifadeleri şu şekildedir:
1) Gılgamış Destanı: "Ellerimi yıkadım. Bir parça çamur koparıp yazıya attım. Ve bu yazıda ,kahraman Engidu'yu yarattım."
2)
Sümer'lilerin Enuma-eliş Destanı: "Bunun üzerine ben de Ea'nın
yardımını istedim. Toprağı, Kingu'nun kanıyla yoğurdum. İlk insanı
meydana getirdim."
3) Çin Efsanelerinden: "Bunun üzerine Tanrıça
Ngüho yengeç elleriyle gökyüzünü yukarıya kaldırdı, denizleri yeniden
sınırlarına itti. Ve çamurdan yeni bir insan türü yarattı."
4)
Mısır'da Luxor Tapınağı'nda bulunan kabartma bir resim: "Kral Amonhotap
III olarak betimlenen Tanrı Khnemu çömlekçi çarkında erkek ve dişi iki
insanı yaratıyor."
5) Hesiodos Destanı. "Namlı, şanlı
Hephaisdos'u çağırdım hemen. 'Bir parça topral al, suyla karıştır'
dedim. 'İçine insan sesi koy, insan gücü koy."
6) Yunan
Efsaneleri'nden: "Gözyaşlarımla toprağı çamur haline getirdim ve
yoğurdum (Prometheus anlatıyor.) Bir insan heykeli yaptım. Sonra bu
heykele ruh verdim. İlk ölümlü yaratıklar oluştu böylece.)
7) Tevrat'tan: "Ve Rab Allah yerin toprağından Adam'ı yaptı ve onun burnuna hayat nefesini üfledi ve adam yaşayan can oldu."
8) Kur'an, Mü'minün 12-16: "And olsun ki Biz insanı süzme çamurdan yarattık."
9) Kur'an, Es-Safaat 11: "Hakikat Biz onları cıvık bir çamurdan yarattık."
10)
Kur'an, Sad 71-76: "Ben muhakkak çamurdan bir insan yaratacağım. Artık
onu tamamlayıp içerisine de ruhumdan üfürdüğüm zaman kendisi için derhal
ona secdeye kapanın."
Kaynak : Turandursun.com
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder